Sunday, November 18, 2007

Maskemle Aynanın Önünde Bekliyorum- Sabır ve Sabah Üzerine

İnsanın cehaletten lal olması gerekirken en çok konuşanlar cahillerdir. Çünkü sürekli cehaletlerini gizlemeye çabalarlar. Tabi beklemenin bu iki cümleyle bir ilgisi yok. Giriş cümlesi yapmaktan nefretin bir ifadesi sadece.(Zaman zaman gelir de..)

Beklemek, sabırla beklemek insanın yapabileceği bir şeydir. Erdem sahibi olduğu varsayılan yaşamak ucubesi ağır bir insan cümlesi bu. Ne önemi var doktor altı üstü bir halkıma bir selam vereceğim. Üstelik bu akşam sizi pek gergin ve profesyonel tavırlarınızdan uzak gördüm. Gözlemleme yeteneğinizi sorgulamıyorum. Pek cana yakınsınız ama cümle arasına girmeyin. Evet beklemek yapılacak bir şeydir. Beklerken insan büyür. Bu sebeple bir ağaç gibi kararlı, bir taş gibi sakin, birikerek ve çoğalarak beklemek gerekir. Şimdi ne demek bütün bunlar azizim. Dokunma yareme doktor, bu akşam ikimiz de kendimiz değiliz farkında mısın? Ben en akıllı halimle bir karadut kutsallığı dinginliğinde uçuyorum. Düştüğüm yer hayalini kurduğum mavi bahçe. Yeşermek üzereyim. Sen ruhun bilimine kendini adamış yarım bir keşişsin ama bu akşamüstü teneffüse çıkmışsın. Dokunma bana, ben de bekleyeceğim, çok zamanım olacak normale döneriz. Sabırla beklemek ve hayata su vermek gerek. Bir sonraki sonbahar kadar beklemek. Topu topu üç mevsimlik bir bekleyiş. Biliyorum beklemek zordur. Lakin bu aynanın önünde ancak bu maskeyi çıkarmadan durabilirim. Ve burada durabilmek gücü ve sabrı olmadan gelecek olmaz. Durmazsak sabah neşesini kaybederiz. Ne çok oldu doktor, biliyor musun sabahların bu kadar güzel olduğunu unutalı. Çocuklukta kalan bir hayal gibi; ürküteceğim kuşlar, kıracağım dallar, tırmanacağım ağaçlar ve çıldırtacağım büyüklerle süslü hayallerin hain gülümsemeli neşeli sabahları. Sonra bir de yollarda saba vakti başka şehirlerin kokusuyla yorgun ve yalnız bir uykunun koynunda uyanmak sabahları. Sessiz ve dingin bir neşe duygusu hatırlıyorum. Sabahların önemli olduğunu bu yaşta öğrenmek ayıp mı doktor? Şimdi kanat takıp uçmak hevesiyle süslü çocuk sabahlarına döndüm doktor. Çocukluğundan hiç bahsetmedin. Biliyorum doktor. Kendimi o kadar yaşlı hissediyorum ki fırsat olmadı. Bir ara bahsederim uçma deneyimlerimden ve yerçekimini keşfedişimden ve inek dışkısının sıcaklığı, yumuşaklığı ve merhametinden. Ama dur son cümlemi yazayım: Sabahın azametini, büyüklüğünü ve ikramını seviyorum.

No comments: