Thursday, July 31, 2008

“Ruyasında kendini insan olarak gören bir atın ruyasındaki insanın ruyasında kendini fil olarak görmesi”

Doktorcuğum şimdi sen 10 doktor arkadaşınla (11 kişi ediyorsunuz!) oturup benim hakkımda "Bu adam fildir” gibi bir iddiayı tartışıp bir karara bağlamak durumunda kalsanız ne olur?

Önce kurallar tabi: Evvela benim fil olduğuma karar verebilmeniz için keyfiyetli kesret gerekiyor. Yani 11 kişiden 7’sinin “evet bu adam fildir” diye bir kanaate ulaşması gerekiyor. Diyelim ki toplaştınız uzun tartışmalara girdiniz ve 6 kişi “evet bu adam fildir” dedi, diğer 4 kişi “fil olduğu tartışmalıdır” dedi. Sen de benim, “Ruyasında kendini insan olarak gören bir atın ruyasındaki insanın ruyasında kendini fil olarak görmesi” olduğumu iddia ederek “bu adam bir fildir” önermesinin geçersiz olduğunu iddia ediyorsun.

Şimdi ne olcek?

Tamam, doktorsunuz, yani doktordan başka bir şey değilsiniz, anladım. Lakin siz benim fil olduğum gibi ciddi bir konuda bir karar vermiş oluyor musunuz bu durumda? Ya ben filsem? Ya fil değilsem? Ben ne olduğumu nerden bileceğim bea doktor? Bunu hak etmiyorum ama.

Belki de siz doktor olmak dışında başka hiçbir şey olmadığınız için benim fil olup olmamam gibi bir meselede fikir yürütmeniz saçmadır. Belki mevzubahis mesele bir balina ruyasıdır ve bu balina evrim halkasının en gelişmiş zincirini temsil ettiğinden bu ruyaya anlam bile verememektedir. Zira henüz fil diye bir mefhumu bırak, insan ve doktor diye bir meselesi de yoktur. O zaman benim ne olduğum aslında olmayan bir meseledir ve kaygılanmama gerek yoktur.

Axwj..

Hayır doktor bugün sen konuşmuyorsun!

Sunday, July 06, 2008

"Erdem Beyazıt'a Saygı"

Bugün Erdem Beyazıt hakkın rahmetine kavuştu. M. Akif İnan, Alaattin Özdenören, daha önceden Cahit Zarifoğlu. Bugünleri hazırlayan çok önemli bir neslin temsilcileri. Bu neslin en önemli özelliği bu toprakların özgün çocukları olmalarıdır. Cumhuriyet çocuklarıdırlar. İstenirse cumhuriyetin yan etkisinin ürünüdürler denebilir lakin, bu nesil, Sezai Karakoç, Rasim Özdenören gibi isimler de dahil edildiğinde, tam anlamıyla özgün bir kültürel atmosferin mimarlarıdırlar. Ne sömürge sonrası ulusalcılığı ne retçi entellektüel tavrı. Bugün burdayız ve varız düşüncesiyle ilmek ilmek bir dünya kurdular bize. Cumhuriyet çocukları olmalarının sebebini biraz da burada aramak lazım. Ne Yahya Kemal ve Tanpınar gibi medeniyeti nostaljik bir mezar taşına çevirdiler ne de pozitivizmin çocukları gibi meyhane köşelerinde seçkin sınıfın imtiyazlarıyla Kemalizm sığlığına düştüler ne de İslam ülkelerindeki reaksiyoner tavırlara kapıldılar. Hepsini iyi okudular ve Anadolu'nun taze bir nefesi olarak müslümanca yaşamak gibi bir gayeleri oldu hep. Dünyayı iyi takip eden, okuyan ve seyehat eden ve ufuk açan bir nesildi. Allah hepsinden razı olsun. Taha Kıvanç'ın (Fehmi Koru)bu nesli anlattığı bir yazı onları çok iyi anlatıyor: http://yenisafak.com.tr/arsiv/2000/ocak/11/tkivanc.html
"Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgarlarla" bu sabah Erdem Beyazıt ayrıldı bu alemden. Allah rahmet eylesin. Bizi de istikameti şaşırmayanlardan etsin.

ÖLÜME SAYGI

Ölüm bir melek elinde gelir

Ve öper usulca çocuk yüzleri.

Belki bir gün kurtuluruz

Karıncaların yolunu şaşırtan ince rüzgarlarla

Kaplumbağaların hasret kaldığı derin tepelerde

Çocuk gibi bakalım mavi sulara

Şehirlere bakalım insanlığımızı eskittiğimiz

Sislerden dumanlardan yollara atılan

mısır koçanlarından

Belki tutarız birgün belki kurtarır bizi

Simsiyah saralım bezlerle dağları rüzgarları

Gül bahçeleri ağlasın

Dallarda salınan çocuk salıncakları ağlasın

Kırmızı balonlar bizsiz kaybolsun gökyüzünde.

Haydi sığının şehirlere

Kabuğunuza çekilin yorganınızı çekin üstünüze

Kalsın titrek ve mavi elleriniz

Bekleyin geliyor ölüm usulca

Usulca girer koynunuza.

Erdem Beyazıt