Tuesday, July 31, 2007

Tunus

Fotoğraflar için: http://picasaweb.google.com.tr/ismailaydin/Tunus

İstanbul-Tunus uçağına bineceğimden hep şüphe duydum. O kadar olumsuzluk ardı ardına gelince muhakkak bir yerde beni durduracaklar gibi bir düşünce kafamda yer etmeye başlamıştı. Pasaport kontrolünde iki ihtimal vardı; ikisinin de olma ihtimaline rağmen bir ihtimal daha çıktı. İlk iki ihtimalden birincisi vergi borcum olması ikincisi asker kaçağı olma durumumdu. Dolayısıyla üçüncü ihtimal olan sorunsuz uçağa gidebilme ihtimali çıktı ve içim huzur içinde uçağa gittim ve yerime oturdum. On dakika sonra yerimin bir başka sahibi çıkınca, kendimi Kurban Bayramında otogarda sandım. Uçak görevlisi ikinci kişiye boş bir yer buldu ama Tunuslu vatandaş hiç gitmek niyetinde olmayınca, yarı yolda indirilmeyeceğim garantisiyle ben kalktım.
Tunus denince zihnimde yeri olan birkaç şey vardı. Birincisi Cerbe adası, ikincisi başörtüsünün sokaklarda yasak olduğu, üçüncüsü Ukbe bin Nafi’nin şehri Kayrevan. Cerbe adası çocukluğumdan beri bildiğim efsanevi bir korsan adasıydı. Barbaros Hayrettin Paşa’nın korsanlığa başladığı yer. 1510’lu yıllarda, o zamanlar Hızır Reis olan Barbaros, abisi Oruç’la birlikte Cerbe’de buluşup Akdeniz’in kaderini belirleyecek kariyerine başladığında, Cerbe adası kaçakların, korsanların, sürgünlerin sığındığı uluslar arası bir mekânmış. Benim çocuk zihnimde kalan, Hızır Reisin bir Venedik kalyonunu zapt edip adaya gelmesiyle birlikte diğer korsanların saygısını kazandığı ve diğer Türk korsanları etrafına toplayıp Akdeniz’in kontrolünü ele geçirmesi, İspanyada engisizyon mahkemelerinde yakılan Müslüman ve Yahudileri Kuzey Afrika’ya taşımaları vardı. Cerbe’den sonra Tunus sultanından Halkulvad limanını kullanma iznini alınca Barbaros kardeşler rotayı Cezayir’e çevirirler. Cezayir beylerbeyliği Kanuni döneminde, Barbaros Hayrettin’in büyük bir filoyla İstanbul’a gelip padişaha bağlılığını bildirmesiyle kurulur.
Rüyalarıma girerdi kızıl cepkenli korsanlar. Eğri palalardan kan damlar, kemik çatırtıları kulağıma kadar gelirdi. Güvertelere kum dökülmeye başladığında direkteki gözcü çoktan bir Malta veya Venedik gemisinin ufukta göründüğünü haber vermiş olurdu. Kan oluk oluk akmaya başladığında kum çıplak ayaklı leventlerin kaymasını engellerdi. Düşman gemisi yedeğe çekildiğinde güverte temizlenir, yıkanır ve yaralıların iniltisiyle beraber Akdeniz’in mavi sularında bir akşam namazı kılınırdı.
Başkent Tunus’ta Kartaca havaalanına inince biraz dinar aldım ve bir taksicinin çekiştirmesine ses çıkarmadım. “15 dinar” deyince hiçbir şey demedim ve gülümsedim sonra sırtımı dönüp giderken “5 dinar” dedi. Şehir merkezine doğru yola çıktık. Eski bir Fransız sömürgesi olduğunda herkes Fransızca biliyor. İlk dil dersini taksiciden aldım doğal olarak ve seyahatin geri kalanında İngilizce kullanamadığım durumlarda, Arapça, Fransızca karışımı bir dil kullandım. Tabi bu, benim Arapça veya Fransızcadan herhangi bir şey bilmemden değil, İngilizce-Fransızca ve Arapça-Türkçe ortak alanlarından istifade ederek kurduğum temel ihtiyaçlar diliydi.
Şehir merkezinde taksi şoföründen kurtulmam biraz zaman aldı, zira yardımsever ve misafirperver Tunuslu ille de beni bir otele götürmek istiyordu. Ondan kurtulunca Tunus sokaklarına adadım kendimi. Aşağı yukarı birbirine benzeyen Fransız şehir planlaması ürünü sokaklardan çabuk sıkıldım ama İbni Haldun’un heykelini geçip eski şehre (Medinal Kadima) ulaşınca rahatladım. Bir anda kendimi dar sokaklarda ve çarşılarda buldum. Herhangi bir yeri bilmediğimden dolayı kayboldum demem için bir sebep olmakla birlikte, anlamsız gibi gözüken sokakların karmaşasında anlamsız gözüken bir gezmeye daldım. Bir süre sonra birkaç defa aynı sokakları geçtikten sora, mekâna dair bir fikrim oldu. Bir süre sonra Zeytuna camiine vasıl oldum. Tunus’taki en eski camilerden biri. Öğle namazını kıldıktan sonra dışarı çıktığımda artık merkezi bilmenin rahatlığıyla sokakları arşınlamaya devam ettim. Süleymaniye medresesini bulmam zor olmadı, bildiğimden değil tabii. Binanın girişindeki çinileri görünce yandaki tabelayı okumaya çalıştım: “Süleyman” ve “medrese” kelimelerini tanıyınca hemen içeri daldım. Çok tanıdık bir mekân. Beyler döneminde yapılan Osmanlı yapısı. Mimari; Osmanlı medrese planı, tezyinat Endülüs Arap. Müze ve kültür merkezi olarak kullanılıyormuş. Müdire Saliha hanımla tanışınca Tunus üzerine teferruatlı konuşacağım ilk kişiyi de bulmuş oldum. Saliha Hanım tarih doktorası yapmış ve İngilizcesi iyiydi. Medreseyi gezdirdi. “Devleti Osmaniye” ve Türkiye, Tunus’un modernliğinden ve Atatürk’ten bahsettik. Tunus’un Fransız sömürgesinden kurtuluşu sonrası cumhurbaşkanı olan Habib Burgabi bir Atatürk hayranıymış. Hatta Tunus’ta “Kemal Atatürk” caddesi bile var. Biz medreseyi gezerken Tunus’un şair ve edebiyatçılarının periyodik toplantılarından biri başladı. Saliha Hanım aracılığıyla onlarla tanıştım. Türkiye denince bilmiş bir edayla baş sallıyorlar. Müslüman olup olmadığımı sordular. Saliha Hanım 15 dakika önce beni sınav yaptığından emin bir sesle Müslüman olduğumu onlara anlattı. Saliha Hanım’a Müslüman olduğumu ispat etmek için birazda ısrar üzerine, ellerimi dizlerime koyarak bir fatiha okumaklığım gerekmişti. Nerden bilebilirdim ki yol boyunca tanıştığım her Tunuslu benden aynı şeyi isteyecek. “Müslüman’ım” deyince “ikra” diyorlar. Bunu iki sebebi vardı kanımca. Birincisi ki en önemlisi; sadece kendilerinin Müslüman olduğuna dayanan ilginç yanılgı durumu. İkincisi Türkiye’nin laik yapısı.
İkindi sonrasında Tunus’a yakın bir şehir olan Sidi Abu Said’e gittim trenle. Kartaca kalıntılarını ertesi güne bırakıp şehre gittim. Çok şirin bir Akdeniz kasabası. Beyaza badanalı evleri begonyaları, yaseminleri ve deniziyle insanı mest eden bir mekân. Girişte bir kahvehaneye oturup kahve içtim. Tabi Tunusun kahvehaneleri bahse değer bir konu. Öncelikle çok güzel yerler. Çinili, rengârenk ve şirin yerler. Çay deyince bildiğimiz siyah çayın esamisi okunmuyor. Nane çayı var ve Fransız mirası kahve çeşitleri: Sütlü kahve, espresso. Türk kahvesi yapan yerler de vardı ama memleketin kahvesini çok aradım.
Sidi Abu Said’de ilk dikkatimi çeken kapıdan içeri girince bir müze eve girdiğimi fark ettim. 1900’lerin başında Tunus müftülüğü yapmış Tayyib bin Ennebi’nin eviymiş. Endülüs usulü ahşap ayrıntıları ve süslemeleri, selsebili, yasemin ve begonya çiçekleriyle baştan çıkaran bir güzellik. Terasından şehri temaşa etmek de mümkün.
Sokakları gezerken daha önce dikkatimi çeken bir şeyi yaptım. Erkekler kulak arkasına çiçekler koyuyorlardı. Bende sokakta yasemin satan bir çocuktan beyaz yaseminle alıp kulak arkasına yerleştirdim. Sidi Abu Said Akdeniz kıyısında ama yüksekçe bir yerde. Kayalık bir yerden denizi seyrederken yanıma gelen bir gençle evrensel dilde konuşurken veya konuşmaya çalışırken, yanımıza iki hatun kişi geldi. Biri kız kardeşi diğeri nişanlısıymış. Aslen Cezayirlilermiş ama Tunus’ta üniversitede okuyorlarmış. Türkiye kelimesini duyunca derin bir muhabbette daldık. Tabi onlar kendi aralarında konuşuyorlar hararetle sonra arada benim hakemliğime başvuruyorlardı. İletişim daha çok işaret ve Türk-Arapça veya Franclish aracılığıyla mümkün olabiliyordu. Konuşacak bir şey kalmayınca yaseminleri hatun kişilere hediye ederek onlara veda ettim.
Onlardan ayrılınca akşam tenhalığında plaja indim. Akdeniz’e merhaba dedim. O kadar kaynaştık ki o gece orda kaldım. Ay ışığında, plajın bekçisi Hişam’dan aldığım “şez”e oturup yıldızlara ve denize baktım saatlerce.
Kartaca'daki Roma kalıntılarına olan ilgisizliğimi kendime pek açıklayamasam da gezmekten kendimi alamadım. Romalıların ortalıkta saçılmış bu birbirine pek benzeyen taş yığınlarına baktım, hatta bazen ilgileniyormuşum gibi davrandığım bile oldu. Mustafa Armağan’ın İvan İlyiç’ten aktardığı kadarıyla Kartaca kurulurken bir tılsım yapılmış. Bir çift beyaz öküze koşulu tunç bir sabanla şehir dıştan içe sürülmüş ve merkezde düğümlenmiş. Fenikelilerin kurduğu bu şehir Romanın kâbusu olmuş. Defalarca Roma işgaline uğrasa da tekrar dirilmiş ve dikilmiş Roma’nın karşısına. En son Roma komutanı Scipius tarafından talan edilmekle kalınmamış şehrin kuruluşundaki tılsım da bozulmuş. İşlem Fenikelilerin yaptığının tam tersi. Tunç bir sabanla şehir merkezinden dışa doğru. Böylece şehri koruyan tılsım bozulmuş ve yerine hemen Roma tapınakları ve binaları inşa edilmiş. Fakat tılsımı bozulan şehir anlaşılan kimseye yar olmamış. Fransız sömürgesinde koruma altına alınan harabeler doğal olarak Roma kalıntıları. Kartaca kalıntılarının olduğu bölgede cumhurbaşkanlığı sarayı da var.
Tunus merkeze döndükten sonra güney şehirlerine doğru yola çıkacağım. Yol sorduğum bir üniversite öğrencisiyle konuşurken atalarının Türk kökenli olduğunu öğreniyorum. Soyadı “Obay” imiş. Süleymaniye medresesinin müdiresi Saliha Hanım “Bey, Ağa, Paşa” soy isimli birçok aile olduğunu söylemişti. Nebul şehrine doğru yola çıkıyorum. Yolda her taraf yemyeşil, zeytinliklerle dolu. Daha güneye indiğimde ise kilometrelerce devam eden zeytinliklerle karşılaşıyorum. Tunus’un çölle özdeşleşen imajı değişiyor zihnimde. İklim Akdeniz. Nabul turistik bir yer tıpkı diğer sahil şehirleri gibi. Açık camii bulamadığımdan epey bunaldım. Tunus’ta camiiler namaz vakitleri dışında kapalı tutuluyor. Sebep radikal bazı örgütlerin camileri propaganda mekanı olarak kullanması. En çok dokunan ise tarihi ulu camilerin kapalı olması. Turistler huzur içinde içeri girip fotoğraf çekerken namaz kılamamak acı bir olay tabii. Fakat hıncımı görevlilerden çıkardım. Hepsiyle usanmadan uzun uzun tartıştım. Müslüman olduğumu ve namaz kılmak istediğimi belirterek camiye girmek istedikçe beni kucaklayarak engellemek zorunda kaldılar. Açıkçası pek izah edilebilecek bir durum olmadığı ortada. Mabet ibadet için ve adamın görevi ibadeti engellemek orta sınıf Fransızların fotoğraf çekmelerine hizmet etmek.
Nabul’den Sussa şehrine geçtim. Sussa oldukça büyük bir şehir ve turizmin en önemli şehri. Eski şehir duvarlarla çevrili, iç kale ve Ulu Camii olduğu gibi duruyor. Çarşısı yabancı kaynıyor. Bir gece kaldıktan sonra Kayrevan’a gittim. Ukbe Bin Nafi’nin şehri. Kayrevan “ordugâh” anlamına geliyor. Kuzey Afrika’da kurulan ilk Müslüman şehri. Ukbe bin Nafi ordusuyla beraber bölgeye geldiğinde yerleşime uygun bulduğundan bir süreliğine dinlenmek için yerleşmeye karar verir. Fakat su ihtiyacını gidermek için bir kuyuya ihtiyaçları vardır. Kuyu için yer tesbit etmek için çalışırlarken ordudaki Uta isimli köpeğin bir yeri eşelediğini fark etmişler. Ve kazılan yerden su çıkmış. Bu şehirde Es-Saad isimli delikanlıdan dinlediğim hikâye. Kuyu hala duruyor ve Bir-i Uta (Biruta) deniyor köpeğin ismine hürmeten.
Peygamber efendimizin berberinin türbesinin olduğu söylenen bir camide ilginç bir hadiseye sahit oldum. Kayrevan’ın sünnet edilecek bütün çocukları türbenin bir köşesinde sünnet ediliyor.
Kayrevan’ın su sarnıçları ve Ukbe Bin Nafi Camii diğer önemli mekânlar. Cami açıktı ve hafızlık çalışan çocuklar avluya dağılmış sesli bir şekilde Kur’an okuyorlar.
Sfax güneyin ekonomik başkenti. Fazla durmadan Cerbe adasına doğru yola çıktım. Cerbe sahilinde sarhoşları ve hayat kadınlarının piyasa yaptığı iğrenç kokan atmosferinden çabucak uzaklaşıp Gazi Mustafa Paşa kalesini selamlayıp, caminin birine sığındım akşamüstü. Akşam namazındaki kalabalığı sevdim bir tek. Kalmaya tahammül edemedim ve Gabes’e doğru yola çıktım. Gece yarısı Gabes’e ulaştım. Açık bir büfede bir şeyler atıştırmak için girdiğimde Libya’da Türklerle birlikte çalışmış bir Tunusluyla tanıştım. “Kardaş, arkadaş” kelimelerinin yanı sıra kopuk kopuk üç beş kelimeyle derin bir muhabbete daldık. Anlaşmak için dile ihtiyaç olmadığını bir daha fark ettim. Gerçekten de aynı yoğunlukta iletişim ihtiyacının olduğu durumda üç beş kelimeyle ne çok şey anlatılıyormuş.
Ertesi gün Kebil’e ordan da çölün kıyısındaki Sabriye köyüne gittim. Bir bedevi ailesinin evinde akşam serinliğini bekledim. Kuskus pilavı yedik. Akşama doğru Ali isimli aile reisi deveyi hazırlamaya başladı. Gerekli malzemeyi yükledikten sonra çöle doğru yola çıktık. Gerçi köyün bulunduğu yer zaten çöl. Akşam karanlığı çökmeden kamp yapacağımız yere ulaştık. Ali devenin ayaklarını başladıktan sonra odun bulmaya gitti. Derin bir sorumsuzluk ve kayıtsızlık içinde çevrede dolandım. Kum tepecikleri arasında ufak çöl bitkilerini inceleyerek dolaştım. Sonra Ali döndü, kucağında kuru otlar ve bazı köklerle. Ateş yaktı. Yemek yaparken bir ara benden bir şeyler istediğini fark ettim. Elinde soğan doğrama taklidi yapınca bıçak istediğini fark ettim. Olmadığı belirtim. Kaşıkla soğanı doğradı. O kadar kayıtsızdım ki iki gün sonra Fas’ giderken bu olayın aslında komik olduğunu fark edecektim.
Yemek yedikten sonra yanımdaki poşet çayı çıkardım. Çaydan sonra kötü bir kahveden büyük bir fincan alıp biraz uzağa gidip sırtüstü uzandım ve yıldızlara baktım. Saatlerce bilincim tam uyanık o muhteşem manzarayı izledim. Issızlık ve tam sessizlik. (Bu kısımda uzun uzun anlatılacak bir şey yok.)
Akşam namazında Ali’nin imamlık yapmasını istedim. Kıratının bozukluğu bir yana İhlas süresini yanlış okuyunca “bedevi” kelimesi üzerine iyi düşünmem gerektiğini fark ettim. Sabah namazına üşümüş uyandım ve bir daha yatmadım. Güneşin doğuşunu izledim. Ali de uyandı ve kahvaltıyı hazırlamaya başladı. Hamur yoğurdu ve ekmek şekli verdiği hamuru közlerim içine koydu. Kabartma tozu olmadığından hamurumsu bir ekmek çıktı ortaya ama dişlerimi fırçalamış olmanın sevinciyle kahvaltımı yaptım. Sonra döndük köye.
Sabriye’den Kebil’e döndüm tekrar. Çölün huzurunu şehirde kaybedince durmadan yol almak arzusuna kapıldım. Ve gün öğleden sonra Gafsa’ya oradan da Kassırayn’a gittim. Gece saat onda Tunus başkente doğru yola çıktım. Sabah namazında uyandığımda araba bir terminalde durmuştu. İndim arabadan ama bütün çabalarıma rağmen nerede olduğumu anlayamadım. Tunus’ta mıydım yoksa Bizerte’de miydim? Sonra Bizerte’de olduğuma kanaat getirdim ve şehir merkezine gidecek olan minibüse bindim. Uyuklarken arabanın yola çıktığını fark ettim. Bir ara gözlerimi açıp yola bakınca bir tabelada Bizerte’ye 50 km olduğunu gördüm. Tunus’ta olmuş olduğumu öğrendim o an. Huzur içinde tekrar gözlerimi kapadım. Bizerte Akdeniz sahilinde şirin bir şehir Tunusa 60 km uzaklıkta. Kahvaltımı orda yaptım. Şehri ikiye bölen büyük boğazın üzerindeki köprüyü yürüyerek geçtim. Kaleyi ve eski şehri dolaştım.
Tunus, başkenti dışında Fransız mimarisinden pek etkilememiş. Evler iki üç katlı ve kendine özgü mimarisiyle rengarenk. Endülüs etkisi bütün mimariye sinmiş.

Hurda Teferruat
1. Barbaros Hayretti Paşa ile ilgili birçok roman vardır. Aptullah Ziya Kozanoğlu (Türk Korsanları), Feridun Fazıl Tülbentçi(Barbaroslar Geliyor) ve Ahmet Yılmaz Boyunağa (Zafer Rüzgarları (Daha çok Turgut Reis’i anlatan bir roman)) öncelikle isimleri zikredilecek romancılardandır. Ama en önemli eser Ertuğrul Düzdağ tarafından latinize edilen, Barbaros’un “Gazavatı Hayrettin Paşa”sıdır. Kanuni Sultan Süleymanın emriyle yazdırılan bir eserdir.
2. “Tunus’ta Osmanlı Mimari Eserleri” isimli kitap mimari eserlerin envanterini çıkarması yanında Tunus’taki Osmanlı hakimiyetine ilişkin bilgiler de içermekte. Yazarı Kadir Pektaş.
3. Habib Burgabi Fransız sömürge dönemi sonrasından 1987’ye kadar cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Bir Atatürk hayranı olarak biliniyor. Ayrıntılı bilgi için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Habib_Burgiba Şimdiki cumhurbaşkanı Zeynelabidin bin Ali başbakanken Burgiba’nın hasta olduğunu doktor raporuyla tespit edip yerine geçmiş bir generaldir.
4. Tunus’ta sokakta başörtüsü yasağı şuan fiili olarak uygulanmıyor ama başörtülü olmak kamusal alanda sorunlar teşkil ediyor.

20 comments:

Anonymous said...

certainly like your website but you need to test the spelling on quite a few of
your posts. Several of them are rife with spelling issues and I in finding it very
bothersome to tell the truth however I'll certainly come again again.

my webpage: Gucci Scarpe

Anonymous said...

Since the admin of this web page is working, no doubt very
soon it will be renowned, due to its feature contents.


Here is my web-site :: Converse

Anonymous said...

If you want to improve your experience only keep visiting this web page and be updated
with the most up-to-date gossip posted here.

Also visit my blog; Cheap Louis Vuitton Bags

Anonymous said...

Generally I don't learn post on blogs, but I would like to say that this write-up very compelled me to try and do it! Your writing taste has been amazed me. Thank you, quite great article.

Look into my homepage More Help

Anonymous said...

I've been exploring for a bit for any high quality articles or blog posts in this sort of house . Exploring in Yahoo I ultimately stumbled upon this web site. Studying this info So i'm happy
to convey that I've a very excellent uncanny feeling I found out just what I needed. I most no doubt will make certain to don?t disregard this website and provides it a glance regularly.

Visit my web site; Cheap Jerseys

Anonymous said...

Wow that was odd. I just wrote an really long comment but after I clicked submit
my comment didn't show up. Grrrr... well I'm not writing all that over
again. Regardless, just wanted to say wonderful blog!


Also visit my page; strength shoes workout

Anonymous said...

I really like what you guys are usually up too.
This sort of clever work and coverage! Keep up the awesome works guys I've included you guys to my own blogroll.

Look at my page Chaussure Air Max

Anonymous said...

Your method of telling everything in this piece of writing is in fact fastidious, all be capable of easily
know it, Thanks a lot.

my web site ... Louis Vuitton Handbags

Anonymous said...

After checking out a number of the blog posts on your site,
I truly like your technique of blogging. I book-marked it to my bookmark site list and will be checking back in the near future.
Please visit my web site too and tell me how you feel.


Also visit my web site :: ngosummit.com

Anonymous said...

Your means of telling everything in this piece of writing is in fact good, every
one can effortlessly know it, Thanks a lot.


Check out my blog ... Boutique Air Max

Anonymous said...

I was curious if you ever thought of changing the structure of your blog?
Its very well written; I love what youve got to say.
But maybe you could a little more in the way of content so people
could connect with it better. Youve got an awful lot
of text for only having 1 or 2 pictures. Maybe
you could space it out better?

My web page ... Childfamilypractices.Ca

Anonymous said...

Nice post. I was checking constantly this blog and I'm impressed! Very useful info particularly the last part :) I care for such information much. I was seeking this particular info for a very long time. Thank you and best of luck.

Feel free to visit my web page ... click for source

Anonymous said...

Simply wish to say your article is as astounding.
The clarity in your post is simply cool and
i can assume you're an expert on this subject. Well with your permission allow me to grab your feed to keep up to date with forthcoming post. Thanks a million and please continue the rewarding work.

Look into my web site :: More Help

Anonymous said...

Hi there, I log on to your new stuff daily. Your writing style is witty, keep it up!


Stop by my blog ... Louis Vuitton Outlet

Anonymous said...

Hi there! Do you know if they make any plugins to help with Search Engine Optimization?

I'm trying to get my blog to rank for some targeted keywords but I'm not seeing very good results.
If you know of any please share. Cheers!

My blog post :: Michael Kors

Anonymous said...

Very nice post. I just stumbled upon your weblog and wished to say that I have truly enjoyed browsing your blog
posts. After all I'll be subscribing to your rss feed and I hope you write again very soon!

Feel free to surf to my weblog ... NFL Cheap Jerseys

Anonymous said...

Heya i am for the first time here. I came across this board and I find It really useful & it helped me out much.
I hope to give something back and help others like you helped me.


Look at my page binaural beats download

Anonymous said...

Does your blog have a contact page? I'm having problems locating it but, I'd like
to send you an email. I've got some creative ideas for your blog you might be interested in hearing. Either way, great website and I look forward to seeing it grow over time.

my weblog; Kevin Durant Shoes 2013

Anonymous said...

Nice post. I learn something new and challenging on websites I stumbleupon on a daily basis.
It will always be exciting to read through articles from other authors and use a
little something from their web sites.

my blog; Abercrombie Et Fitch

Anonymous said...

Ӏ havе bеen exploring for a littlе for any high-quality
artiсles οr blοg рosts in
thiѕ soгt of houѕe . Εхploring in Yahoo I evеntuаlly ѕtumbled uρon thіs websіte.
Reading this infοrmation So i'm satisfied to convey that I have a very good uncanny feeling I discovered exactly what I needed. I most surely will make certain to don?t forget this site and give it a look regularly.

Also visit my weblog - Günlük Burç Yorumları