Monday, November 07, 2011

Doktor'a Santur


Doktor canımcığım artık ruya anlatmıyorum diye düşüncelenmiyorsundur umarım. (Pirelenmek gibi, düşünce yoğunluğuna maruz kalmak, sorunsallaştırmak. Hayır ne münasebet atmıyorum.)Bu ruya görmediğim anlamına gelmiyor tabi. Ruya görüyorum, sana anlatmayı da düşünüyorum lakin uyanırsam. Biraz santur dinle ben uyanırım diye bekleyeceğim biraz daha.

Sunday, October 02, 2011

Santura Özür


Bu yaşa gelip santuru keşfetmek nasıl bir durum anlamaya çalışıyorum. Bir yandan geçikmişliğimden dolayı özür üstüne özür diliyorum. Bir yandan varlığını bu yaşta idrak etmiş olmanın değerbilirliği fikri teselli ediyor beni. Hoşgeldin.

Friday, September 23, 2011

İ.S.

İçimdeki tren durdu. Kahvenin tadı acı. Geriye sadece sevinçli ve çığırtkan zamanlardan kalan iç burkan hatıralar. Çoğu acılı ve kederli ve kızgınlıklarla geçen zamanlardan sadece mutlu anlar geliyor aklıma. Şaşıyorum. Donmuş zaman ve mekan. Felç olmuş bir çocuğun şenlikli sokak anıları, ayrılık penceresinin önünde. (Evet doktor biliyorum, o da söylerdi azametli cümleler kurduğumu.)

Saturday, September 03, 2011

Individual ve Kesret

Individual lisanı Türk-i'ye birey olarak tercüme edilmiş. Bireycilik modern zamanların esaslarından biri olmuştur. Herşeyin istinat noktası birey olunca varlık alemi huzursuzluk kaynağı olur. Varlık alemi modern zamanlarda sürekli değişim, değişimin manipülasyonu, dünyevi ve süfli lezzetlerin envailiğiyle birey için lanetli bir Kör Baykuş hikayesidir. Sürekli koşturan ve binlerce lezzetin kenarından geçen ve ihtimallerle nefsi kıvranan birey ki herşeye ulaşması bir el uzatmaya bakar, sadece acı çeker. Varlığın görünümlerinin yanılgı bolluğunda boğulmayla neticelendiği bir zamanda hep koştuğumuzu zannederken ömrün bir noktasında bir arpa boyu yol almadığını görmek fena koyuyor adama.

Saturday, August 27, 2011

Doktor, Desem ki

Doktorcuğum, desem ki mahilere karıştım derya içre, gönlüm sermest mey kokusu içre de dersin?
Demsen iyiydi. İd ego süper ego düzleminde karmaşık bir çözümleme gerekir.
Evet doktor haklısın, et kokusuna ekmek banandan kira isteyen çok olur.

Thursday, August 25, 2011

İmkansız Bir Ruya

Rivayetlere göre altı bin yıl önce, tam olarak yazının icadından yüz yıl önce bilge bir adam garip bir rüya görmüş. Dünyaya tufan gibi bir yağmur yağıyormuş. Ve bu yağmur içme sularına karışıyormuş ve içenlerin hepsi deliriyormuş. Bilge adam dehşet içinde uyanmış. Biraz düşünmüş sonra evinin bahçesine büyük bir sarnıç yapmış ve suyla doldurmuş. Çok geçmemiş rüya gerçek olmuş. Yağmurlar başlamış ve hakikaten içen deliriyormuş. Bilge adam ailesiyle kapanmış evine ama arada bir dışarı çıkıp insanların ne yaptığına bakıyormuş. Çok geçmemiş deliler kendilerine bir düzen kurmaya başlamışlar ve suyu içmeyenleri ve sudan etkilenmeyenleri deli diye tımarhanelere kapatmaya başlamamışlar. Bilge adam olanları gördükçe delirecek gibi oluyormuş ve bir gün ev halkını toplamış ve dışardan getirdiği bir kova sudan ilk yudumu o almış; zıplayarak karışmış kalabalığa.
Ben de aynı rüyayı görsem doktor, yağmur başladığında çıkıp dışarı ağzımı yağmura ruhumu deliliğe açacağım. ... Evet evet ciddiyim.

Saturday, April 30, 2011

Kanal İstanbul'un Ortaya Çıkaracağı Sorunlar: Kıta Belirteci Tabelalar ve Ortaya Çıkacak Ada'nın Kimliği Sorunsalları

Kanal İstanbul üzerine siyasi tartışmalar süreken, kültürel boyut ihmal ediliyor gibi. Tartışılması gereken en önemli mesele bence şu olmalıdır: Boğaz köprüsünün Asya tarafındaki Welcome to Europe (Avrupaya Hoş Geldiniz) ve Avrupa tarafındaki Welcome to Asia (Asya'ya Hoşgeldiniz) tabelaları nereye konacak? Zira Kanal İstanbul'la tarihi yarımdada artık bir ada olacak. Dolayısıyla bu tabelaları nereye koyacağımız büyük bir sorun olmaktadır. (Bir an önce Avrupa Birliğine girebilseydik tabeları Habur sınır kapısına asıp bu meseleyi halledebilir. Belli olmaz Kanal İstanbul tamamlanmadan AB ye girersek bu sorun hallolabilir!)
Ortaya çıkan adanın kültürel kimliği diğer bir sorundur. Ada Avrupaya mı aittir yoksa Asyaya mı? Ada Asya'ya aittir denirse; AK Parti'nin islamcı kimliği gözönüne alınırsa, Avrupadan toprak çalınmakta olduğu ortaya çıkacaktır. Hayır bu ada Avrupaya aittir denilse, anakaradan koparılmış bir toprak parçasına zorla bir kimlik dayatılmış olacaktır. Burası bir araftır denilebilir. Lakin bu durumda kimlik sorunsalımızın derinleşeceği çıkmaz bir sokak daha ortaya çıkacaktır. Mesela "İstanbul'un Avrupa yakası" ifadesini neresi için kullanacağız.
Doktor yine memleketimin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor. Ne yapacayiz şimdi?

Tuesday, March 01, 2011

İçimizde Kaynayan Bir Kazan

İç yağlarımızın kaynayıp köpürdüğü bir kazan olmalı. Kalp nasırlarıyla kapatmaya çalıştığımız.
Hiç doğmayacak larvaların hazin kımıltısıyla kurutmaktadır bizi.
Soğutma çalışmaları devam etmektedir oysa her dem.
Nafile ayaklanmalar yaşanır kaldıysa bir ruh ikliminde.
Kimseye etmem şikayet, içimdeki kazana atarım bulduğum eski çarıkları, piyasadan düşmüş yanlışları, arkebüz kabzalarını, çürük ceviziçlerini, kıymetten düşmüş asker postallarını, Şubat'ın eksik günlerini, arzulanan fazladan saatleri, yetmeyen dünya yemişlerini.
İçimden karavelalar kalkmak ister bilinmez limanlara, direklerini kırıp, yelkenlerini yırtarım.